< >

Yayınlanma Tarihi: 24 Mart 2025

Genel

Bir dili gerçekten öğrenmek istiyorsanız, o dilin deyimlerini de bilmek büyük avantaj sağlar. Almancada da günlük konuşmalarda sıkça kullanılan pek çok deyim vardır. İşte A2 seviyesinde rahatça kullanabileceğiniz ve günlük konuşmalarınızı daha doğal hale getirecek bazı Almanca deyimler:

1. "Daumen drücken" (Başparmakları sıkmak)

Türkçe Anlamı: Birinin başarılı olmasını dilemek, şans dilemek.

Örnek Cümle: "Morgen habe ich eine Prüfung. Drück mir bitte die Daumen!" (Yarın sınavım var. Lütfen bana şans dile!)

2. "Schwein haben" (Domuza sahip olmak)

Türkçe Anlamı: Şanslı olmak.

Örnek Cümle: "Du hast Schwein gehabt! Der Zug hatte nur fünf Minuten Verspätung." (Şanslıydın! Tren sadece beş dakika gecikmeli geldi.)

3. "Die Daumen drehen" (Başparmakları çevirmek)

Türkçe Anlamı: Hiçbir şey yapmadan beklemek, boş oturmak.

Örnek Cümle: "Ich sitze zu Hause und drehe Daumen." (Evde oturup hiçbir şey yapmıyorum.)

4. "Nicht alle Tassen im Schrank haben" (Dolabında tüm fincanları olmamak)

Türkçe Anlamı: Aklı tam yerinde olmamak, tuhaf davranmak.

Örnek Cümle: "Manchmal glaube ich, er hat nicht alle Tassen im Schrank." (Bazen onun aklının tam yerinde olmadığını düşünüyorum.)

5. "Ins Gras beißen" (Çimenleri ısırmak)

Türkçe Anlamı: Ölmek (mizahi veya hafif bir şekilde ifade edilir).

Örnek Cümle: "In diesem Film beißen viele Charaktere ins Gras." (Bu filmde birçok karakter ölüyor.)

6. "Mir fällt die Decke auf den Kopf" (Tavan başıma düşüyor)

Türkçe Anlamı: Evde sıkılmak, bunalmak.

Örnek Cümle: "Ich muss rausgehen. Mir fällt zu Hause die Decke auf den Kopf." (Dışarı çıkmalıyım. Evde çok sıkılıyorum.)

7. "Einen Kater haben" (Bir erkek kediye sahip olmak)

Türkçe Anlamı: Akşamdan kalma olmak.

Örnek Cümle: "Nach der Party hatte ich einen großen Kater." (Partiden sonra çok kötü akşamdan kalmaydım.)

8. "Jemanden auf den Arm nehmen" (Birini kola almak)

Türkçe Anlamı: Biriyle dalga geçmek, şaka yapmak.

Örnek Cümle: "Nimmst du mich auf den Arm? Das kann nicht wahr sein!" (Benimle dalga mı geçiyorsun? Bu doğru olamaz!)

9. "Die Nase voll haben" (Burnu dolu olmak)

Türkçe Anlamı: Bir şeyden bıkmış, usanmış olmak.

Örnek Cümle: "Ich habe die Nase voll von diesem Wetter." (Bu hava durumundan bıktım.)

10. "Auf die Beine kommen" (Ayaklara gelmek)

Türkçe Anlamı: Toparlanmak, iyileşmek.

Örnek Cümle: "Nach der Krankheit kommt er langsam wieder auf die Beine." (Hastalıktan sonra yavaş yavaş toparlanıyor.)

Bu deyimleri günlük konuşmalarınıza dahil ettiğinizde, Almanca ifadeleriniz daha doğal ve zengin hale gelecektir. Deyimleri öğrenirken, sadece kelime kelime çevirmeye çalışmak yerine, genel anlamlarını kavramak daha önemlidir. Çünkü çoğu deyim, kelime anlamlarından bağımsız olarak farklı anlamlar taşır.

İlgili Blog Yazıları